ZULM (Zulüm)


Results for "ZULM (Zulüm)"

Islamic Glossary

ZULM (Zulüm)

(Islamic Glossary) :
Adâletsizlik, adâletin sınırını aşmak, başkasının hakkına tecâvüz etmek. Bir şeyi kendiyerinden başka bir yere koymak, haksızlık.Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:Allahü teâlâ kullarına zulm etmez, haksızlık etmez. Onlar kendilerini azâba, acılarasürükleyen bozuk düşünceleri, çirkin işleri ile kendilerine zulm ve işkence ediyorlar. (Nahlsûresi: 33)Zulme mâni olarak zâlime de, mazlûma da yardım ediniz. (Hadîs-işerîf-Eşî'at-ül-Lemeât)Allahü teâlâ buyurdu ki: "Ey kullarım! Ben kendi nefsime zulmü harâm ettim. Onusizin aranızda da harâm kıldım, birbirinize zulüm yapmayınız..." (Hadîs-ikudsî-Nesâih-ul-İbâd)Benden sonra ümmetim için üç şeyden korkarım. İmâmların (devlet adamlarının)zulmünden, nücûma (yıldız falına) inanmaktan, kaderi yalanlamaktan. (Hadîs-işerîf-İhyâu-Ulûmiddîn)Ey oğul! Şakîlerin (kötü kimselerin) alâmeti sende bulunmasın. Bu alâmetlerin evveli zulmetmektir. Zulüm üç kısımdır. Birincisi Allahü teâlâya âsî olmak, ikincisi zulmeden kimselereyardım etmek; üçüncüsü kendi emri altında bulunanlara ezâ-cefâ etme k, onların ibâdetyapmalarına mâni olmak. Bu üç çeşit zulmü işleyenlerin varacakları yer Cehennem'dir.(Süleymân bin Cezâ)Her müslüman hem îmânını korumaya, kaptırmamaya çalışmalı, hem de Allahü teâlâya veO'nun Peygamberine inanmayan kâfirleri sevmemelidir. Fakat sevmediklerine de kötülük vezulüm yapmamalı, kâfirlere ve bid'at sâhiplerine tatlı dil ve güler yüz ile na sîhat etmelidir.Onların felâketten kurtulmalarına, seâdete kavuşmalarına çalışmalıdır. (Hâdimî)Sana zulmedeni affet. Amelinle mağrur olmaktan sakındığın gibi, ilimle gururlanmaktansakın. Yakınının, fakirin ve komşunun hakkını gözet. Konuşmadan hoşlanmayanın yanındakonuşma. Mazlum kardeşine yardım et. Zamânını iyi değerlendir. (Harputlu Hacı ÖmerEfendi)Zımmîye yâni gayr-i müslim vatandaşa zulm etmek, müslümana zulm etmekten dahafenâdır. Hayvana zulm, işkence etmek, zımmîye etmekten daha fenâdır. (Alâüddîn Haskefî)Hâşâ zulm etmez kuluna Hüdâsı,Herkesin çektiği kendi cezâsı(M. Sıddîk Gümüş)